Post-modern diktatör!

Post-modern diktatör!

CHP lideri Kılıçdaroğlu, Erdoğan için ’post-modern diktatör’, AKP hükümeti için de ’dikta yönetimi’ dedi.

A+A-

 

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, grup toplantısında yaptığı konuşmasında, Fransız Senatosu'nda alınan karara ilişkin, "Hükümet kararlı olsun, arkasında duracağız" dedi.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu parti grup toplantısında konuştu.

Kılıçdaroğlu'nun konuşmasından satırbaşları şöyle:

Fransa'daki karar

Fransa Senatosu'nun aldığı kararla özgürlük, eşitlik ve dayanışma Fransız tarihinden silindi. Fransa’ya yaptırımlar kararlı bir şekilde uygulanmalıdır. Doğru karar alırsanız yanınızda oluruz.

Fransa açısından 21. yüzyılın kara lekesidir, hükümetin adımlarını destekleyeceğiz. Yeri gelirse hükümeti de eleştirmeye devam edeceğiz.

Taksici ve kamyoncular için öneri

10 numara yağ yaktıkları için şikayetçiler. 3-4 haftadır evine gidemeyen kamyon şoförleri var. Dertlerini anlatacak bir yer bulamıyorlar. Kamyoncu ve taksicilerin sorunlarının çözümü için Meclis'te araştırma komisyonu kurulmasını önereceğim.

Hrant Dink davası

AKP demokrasinin güvencesi değildir. Demokrasi askıya alınacak dedik, bize gülüp geçtiniz. Şimdi sizin kapınızı çalmaya başladılar. Tabloyu görüp şaşırmaya başladınız, biz şaşırmadık. Halkla birlikte demokratik yollardan her türlü mücadelemizi yapacağız

Dink'in katledildiği tarih 19 Ocak 2007. O dönemin İstanbul Emniyet Müdürü, ''Cinayetin herhangi bir siyasi boyutu ve örgüt bağlantısı yoktur'' diyor basına. Bu açıklamayı yapan arkadaşımız Osmaniye'de vali. Muammer Güler bu olayları bilmiyordu. Devletin en kozmik biriminin başına geldi: Kamu güvenliği Müsteşarlığı.

Bu cinayetin nerede, ne zaman, hangi ıslahla işleneceği belli. Sen 32 saat sonra buluyorsun. 17 ihbar dilekçesi gidiyor cinayetle ilgili. Haberleri var mı? "Hayır, haberimiz yok" diyorlar. Hepsinin haberi var, hepsi örgütlü.

Başbakan diyor ki 'Cinayet Ankara'nın derin dehlizlerinde kaybolmayacak.'' Ankara'daki derin dehlizlerin efendisi sizsiniz, sahibi sizsiniz. Pişkinliğin bu kadarına pes denir. Hakim dedi ki 'Örgüt suçlaması için yeterli delilimiz yok.'' Bu önemli bir itiraftır. Mahkemeler delil toplamaz, savcı toplar delili. Mahkeme önündeki belgelere göre karar verir. Bu dava neresinden bakılırsa bakılsın AKP'nin gözetimi ve koruması altında yürütülen bir davadır.

Başbakan 'Mahkemelerin işine karışmayız' diyor. Hakimleri savcıları sağa sola dağıttığını bilmeyen mi var? Mahkemelerin işine karışmazmış. Sen bunu anca külahıma anlatırsın.

Kamuoyunun dikkatini dağıtmak için yargı paketini açıkladılar. Reklamcı hükümet bu. Eğer bu olayla ilgili, Dink kararıyla ilgili olarak mahkemenin kararı ile ilgili olarak kamuoyunun tepkisi olmasaydı Erdoğan'ın kılı bile kıpırdamazdı. Şimdi 'Bu karar yanlıştır, düzeltilecek' diyor. Hani yargının işine karışmazdın, bu kararın düzeltileceğini nereden biliyorsun.

5 yıldır delil bulamadınız, şimdi mi bulacaksınız?

CHP olarak bunu unutmayacağız biz.

Uludere olayı

-Uludere'ye 7 saatlik yolu göze alarak gittim. 7 değil, 77 saat olsa da giderdim. Ben oraya Türkiye Cumhuriyeti'nin muhaklfete lideri oalrak gittim. Başbakan'ın teşekkür etmesi lazım. Senin bakanların askerin yanına kurulan çadırdaki tyatroya gitti. Birlik ve bütünlüğü göstermek gerekiyor. Sen anlamazsın bu işlerden. Bizim yüreğimizde vatan sevgisi vardır, onların yüreğinde oy vardır, rant vardır.

-Bir daha soruyorum. 34 vatandaşlarımızın bombalanmasında istihbaratı hangi kurum vermiştir. Bu soruyu ilkokul öğrencisine sordum o da anladı. Hükümete ve Genelkurmay'a soruyorum; bu istihbaratı kimden aldınız? Ameirka'dan mı, İsrail'den mi? Çıkın söyleyin.

-Yabancı istihbaratların kankası olmuş, kalkış bana yurtseverlik dersi veriyor. Sen kim yurtseverlik kim!

-Hapisteki gazeteci sayısı ortada, cari açık ortada. Brüksel'de Türkiye'yi şikayet ettiğimi söylüyor. Milleti kandırıyorlar. Türkiye'nin ekonomik durumunu, cari açığını dünyanın bneresinde olursa olsun internete giren bulur. Bunlar gerçekten şaşırmış.

-Dünya kör değil, dünya bunları biliyor. Hapisteki gazeteci sayısından utanıyorsan, neden gereğini yapmıyorsun?

-Ben sadece bunları da söylemedim. Bu ülkede özerk üniversiteler yok dediö, bağımsız meday yok dedim. Ben bunları söylemeyecekmişim. Böyle bir tablo olabilir mi? Hadi bir fezleke de sen hazırla. Konuşacağım, dilim döndüğü sürece bunları anlatacağım.

-Biz neye inanıyorsak, her yerde söyleriz. Ya göründüğün gibi ol, ya olduğun gibi görün.

-Bana Libya'da Avrupa Birliği'nin liderliğinden söz ettiler. Ben onalrın yüzüne, "Bir liderin linç edilmesine göz yuman liderlikten söz edilemez" dedim. Sen bunları söyleyemezsin.

-Kaddafi linç ediliyorken, oturdun alkışladın. İnsanda biraz ar olur.

-Şimdi kalkmış bir denzilik daha yapıyor. Beni Fransızla karıştırıyor.

Ben şimdi soruyorum. NATO'nun kapısını Fransa'ya sen açmadın mı? Evte açtın.

Kaddafi linç edilirken keyif çattın mı? ÇAttın. Gittin elinden ödül aldın, sonra linç edilirken keyif çattın.

NATO'nun ne işi var Libya'da dedin. Biz de Başbakan haklı dedik. Sen nsonra ne yaptın. Fransız uçakları Libya'yı vururken destek verdin. Libya'nın petrollerini altın tabak içinde Fransa'ya sundun.

-Laf cambazlığını bırak. Ben bunları her yerde anlatacağım.

-Sen bunları Fransa için yaptın. onalr ne yaptı. Soykırım yasasını çıkardı. Kim Fransız? Sen şimdi ne yapcaksın? Hangi yaptırımı, kaç gün uygulayacaksınız.

-Irak'ta 1.5 milyon Iraklı öldürüldü, binlerce Iraklı kadına tecavüz edildi. O katliamların bir sorumlusu da sensin. Katliama sessiz kaldın, Amerikan dergisine verdiğin demeçte ABD askerleri için dua ettiğini söyledin. Biz sizin Ortadoğu'ya nasıl baktığını biliyoruz. Obama seni kucaklamayıp da kimi kucaklasın? Her dediğini yapıyorsun.

-Ortadoğu'da şu anda en güvenilmez ülke Türkiye. Kim güveniyor bize? Filistin mi, Suriye mi, Azerbaycan mı?

-Hatırlarsanız bunalr Güney Kıbrıs Rum kesimini de asıp kesiyorlardı, siz nasıl doğalgaz arasıonız diye.

ABD'ye bir gitti geldi, Obama bir kucakladı, "Biz de Akdeniz'de doğalgaz arayacağız" dedi. Hangi gemiyle? Tarihten kalma Piri Reis'le..

-Irak işini hallettiler, şimdi sıra Suriye'de.. Yetmedi mi 1.5 milyon Iraklının kanı. Yakışır mı Türkiye Cumhuriyetine...

-Dış politikada 2 şeyi yapmayacaksınızç. Birincisi, dış politikayı iç politikaya alet etmeyeceksiniz. İkincisi hiç bir üğlkenin talşeronu olmayacaksınız. Bu hükümet ikisini de yapıyor.

-Sayın Erdoğan, aramızın iyi olduğu bir ülke göstersin. 2 ülke istemiyorum.

-Ülkenin durumu içler acısı,demokrasi açısından, ifade özgürlüğü açısında içler acısı. Deirn bir korku var. Buradan söylüyorum. Hiç kimse korkmasın. CHP olduğu süğrece vatandaşlarımız korkmasıon. Onların güvencesi Cumhuriyet Halk PArtisi.

-Şeklen baktığmızda, meday özgürlüğü, yargı bağımsızlığı,anayasa denetimi var. Anayasaya bakarsanız düşünce özgürlüğü de var. Ama millet düşünmekten ödü kopuyor. Fiilen hiçbiri yok. Rejimi nadı demokrasi ama fiilen değil. Eskiden açıkça diktatörler vardı, askeri yönetimler vardı. Ama demokrtasi gibi görünüp, dikta olan yönetimler var. Biz bunlara post-modern dikta rejimi diyoruz. AKP'nin ve Recep Tayyip ERdoğan'ın durumu da budur. Post modern diktatördür.

-Anayasa Mahkemesi grup başkanvekillerimzie ceza kesmiş. Biz Anayasa Mahkemesi'ne hakaret etmişiz. Anayasa Mahkemesi Başkanına güvenmememizin nedeni çok açık. Eskiden verdiğin kararların tam tersi kararları veriyorsun.

Salt çoğunluk ilkesini kaldırdın, kendi oyunu 2 oy saydırdın. Sen önce bunların hesabını ver. Ben sana neden güveneyim? İstediğin kadar para cezası ver, ne yaparsan yap. Hukukun üstünlüğü bu ülkeye gelecek, sana rağmen gelecek.

Bizim davamız demokrasi davasıdır, hukuk davasıdır, özgürlük davasıdır. Sen para cezası ile bizi mi korkutacaksın. Belediye Başkanımıza 397 yıl istemişler. 4 asır ceza. Biz buna adalet mi diyeceğiz? Güldürmeyin bizi. Pazar günü Adalar belediyemizi basmışlar. Biz Kayseri'de rüşvet defterini Başbakan'a gönderdik. Oraya gidip soran var mı? Çünkü orası AKP'nin elinde. Ama bizim belediyelerimiz basacakalr. Basmassanız namertsiniz.

-Dünyanın en hızlı gelişen 4. kenti İzmir. O kentin belediye başkanına 4 asır hapis istiyorsunuz insaf. Genelkurmay Başkanı'ndan terörist olursa, belediye başkanından da terör örgütü lideri çıkar.

İzmir teslim olmayacak. Başkanımıza da sahip çıkacağız. Bu karanlık güçler ne CHP'yi, ne de İzmir'i teslim alamayacak.

-Sıkıştıkça muhalefet rolüne soyunup "Kim yaptı bunu" diye soruyorlar. İktidar sensin kime soruyorsun?

CUMHURBAŞKANI'NIN GÖREV SÜRESİ

Kim seçilirse seçilsin, meşru sınırlar içinde kaldığı sürece cumhurbaşkanına saygı duyarız. Cumhurbaşkanı'nın görev süresi için halka gidildi. Halk dedi ki, süğresi 5 yıl ve bir kez daha seçilebilir. Şimdi milletinvekilleri diyor ki, siz yanlış söylediniz, ' 5 değil 7 yıl' diyorlar. Hani sizin için milletin egemenliği herşeyin üzerindeydi.

Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.