Mehmet Emin Çiçek

Mehmet Emin Çiçek

Midyat: Medeniyetlerin ve Taşın Hafızası, Hoşgörünün Şarkısı

A+A-

Mezopotamya’nın kadim kucağında, sarı kalker taşının sıcak tonlarıyla bezeli Midyat, tarih boyunca medeniyetlerin buluştuğu bir kavşak, inançların kavuştuğu bir sığınak, kültürlerin dans ettiği bir sahne ve zaman tüneli. Bu şehir, sadece taş evleriyle değil, insanlık tarihinin katmanlarını taşıyan ruhuyla da büyüler. Tarih öncesi çağlardan günümüze uzanan zengin geçmişi, taş işçiliğinin zarafetiyle şekillenmiş mimarisi, farklı inançların uyum içinde yaşadığı ruhu ve çok kültürlü dokusuyla Ebruli Şehir Midyat.

Midyat ile ilgili doğru bilinen bazı yanlışları öncelikle düzeltmek isterrim: Son zamanlarda çeşitli internet sitelerinde Midyat’ın tarihini anlatılırken, Eti Türklerinin (Hititler) bölgeye yerleştiği ve mağara şehirleri kurduğu iddiası bir yanılgıdır. Hititler, M.Ö. 2000’lerde Anadolu’nun orta kesimlerinde (Hattuşaş merkezli) etkili olmuş, Mezopotamya’nın bu köşesinde iz bırakmamıştır. Aynı şekilde, Şeyh Eles (Elath) mağaralarının Midyat’ın tarih öncesi yerleşimleriyle bağlantılı olduğu efsanesi, arkeolojik kanıtlarla desteklenmez. Midyat ile ilgili 2011 yılında yapılmış uluslararası katılımlı Midyat Sempozyumunda adı geçen Şeyh Eles  ve Eti Türkleri ile ilgili hiçbir akademik bilgi verilmemiş olmakla birlikte yoktur da.. Acırlı Beldesi yakınındaki bu mağaralar, daha çok yerel bir mesire alanı olarak bilinir ve Midyat’ın tarihine ışık tutma adına somut bir veri üretmez. Midyat’ın bilinen gerçek başlangıcı, M.Ö. 9. yüzyılda Asur tabletlerinde “Matiate” adıyla anılmasıyla şekillenir ve Asur Tabletleri Midyat’ın tarihine ışık tutar. Bu yanlış anlatılar, Midyat’ın gerçek tarihine ve tarihi mirasına, taş evlerine, manastırları ve camileriyle zaten yeterince büyüleyici olan hikâyesine gölge düşürmemeli.

Medeniyetlerin İzinde: Midyat’ın Tarihi

Midyat, Yukarı Mezopotamya’nın Tur Abdin Platosu’nda, medeniyetlerin kesişim noktasında bir inci. Hurri-Mitanniler (M.Ö. 4000 civarı - M.Ö. 1500’ler), tarım ve ticaretle bölgenin ilk yerleşimlerini kurdu; bu dönemde Midyat, küçük bir köy topluluğu olarak filizlendi. Asurlular (M.Ö. 1365 - M.Ö. 605), Matiate’yi bir ticaret merkezi yaptı; II. Asurnasırpal (M.Ö. 879) yazıtlarında, Midyat’tan topladığı ganimetler gururla anlatılır. Aramiler (M.Ö. 1100 - M.Ö. 700) Aramice’yi bölgenin ortak dili haline getirerek Süryani kültürünün tohumlarını ekti. Persler (M.Ö. 550 - M.Ö. 330), yerel özerklikle Midyat’ı idari bir merkez yaptı. Makedonyalılar (M.Ö. 334 - M.Ö. 323), Hellenistik etkiyi taşısa da, yerel kimlik baskın kaldı. Romalılar (M.Ö. 1. yüzyıl - M.S. 395), Midyat’ı Hıristiyanlığın erken merkezlerinden biri haline getirdi. Bizanslılar (M.S. 395 - M.S. 7. yüzyıl), Mor Gabriel Manastırı’nı (M.S. 397) inşa ederek, Midyat’ı Tur Abdin’in ruhani başkenti yaptı. İslam’ın bölgeye geldiği dönemlerde, özellikle Yermük savaşından sonra Midyat ve çevresinde çok ciddi çatışmaların olmadığı Müslüman ve Hıristiyan toplulukların bir arada yaşadığı huzurlu bir dönem olduğu, ayrıca Kırklar Kilisesi Din Görevlisi’nin aslından Türkçeye çevirdiği H.z. Muhammed tarafından yazıldığı kabul edilen bir koruyucu belge olduğu bilinmektedir. Mervani Kürt Devleti’nin de İslam inancına sahip olması zaman içerisinde bu bölgede aktif yaşamın yoğunlaşmasına ve yerleşmelerin artmasını sağlamıştır. Selçuklular (M.S. 11. - 13. yüzyıl) ve Artuklular (M.S. 1102 - 1409), Mardin-Midyat-Hasankeyf üçgeninde İslam mimarisini güçlendirdi. Osmanlı (M.S. 16. yüzyıl - 20. yüzyıl) döneminde, 1526 yılı kayıtlarına göre Midyat, Hasankeyf sancağına bağlı Tur Abdin nahiyesinin bir köyü olarak görünür. Listelemenin başında yer alması, Midyat’ın merkez yerleşke olduğunu gösterir. Zaman içerisinde Midyat büyümüş 1839 yılında kaza, 1856 yılında da sancak statüsünü kazanmıştır.

Taşın Şairane Dili: Midyat Mimarisi

Midyat’ın sarı kalker (Katori)  taşından evleri, nahid sanatının (taş oyma) birer şiiri. Avlular, eyvanlar, teraslar ve kemerli abbara geçitleriyle bu evler, sıcak ve soğuk Mezopotamya iklimine uyum sağlayan organik bir kent dokusu sunar. Her bir taş, ustaların sabrını ve hikâyelerini fısıldar; dar sokaklar, adeta bir labirentte tarih yolculuğu vaat eder. Midyat Kent Müzesi, bir 19. yüzyıl konağında, geçmişten günümüze uzanan eserlerle bu mirası canlandırır. Ayrıca günümüzde Devlet Konuk Evi olarak hizmet veren Midyat’ın mimarisinin en nadide örneklerinden biri olan Melke Şabo Evi de Mezopotamya Mimarisinin devamı niteliğindedir. Tur Abdin’deki Mor Gabriel Manastırı, M.S. 397’den beri Süryani mimarisinin güzide örneklerinden biri; taş kubbe ve mozaikleri, manevi bir huzur sunar. Mor Abraham Manastırı, şehir merkezindeki Kilise ve Konaklar, Anıtlı Köyü’ndeki Meryem Ana Kilisesi (1. yüzyıl), özgün kubbesiyle tarihsel bir zarafet taşır. Cevat Paşa Camii (1925),  kalın duvarları, palmet motifli kapısı, silindirik taş minaresi geç dönem Osmanlı ve Cumhuriyet’in erken dönem mimarisini yansıtır. UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi’nde yer alan bu yapılar, Midyat’ın tarihini taşlarına fısıldar.

Hoşgörünün Senfonisi: İnançlar, Kültürler ve Diller

Midyat, inanç olarak Müslümanlar, Hıristiyanlar ve Ezidiler, millet olarak Süryaniler, Ermeniler, Kürtler, Araplar (Mhallami) ve Türklerin asırlık birlikteliğinin sembolü. İnançlar açısından, Süryani Ortodoks cemaati hala aktif olup Katolik ve Protestan cemaatleri ise zaman içerisinde göçlerle azalmıştır. Mor Şerbel Kilisesi ve ilçe merkezindeki diğer kiliseler bugün ayinlerle can buluyor. Müslümanlar, Cevat Paşa Camii’nde ibadet ederken, Ezidi toplumu, sayıları azalsa da, her yıl özellikle Çarşema Nisanê bayramında Midyat’ın çok dinli ruhuna renk katar. Ayrıca 2014 Şengal Katliamından sonra Midyat merkezde yaklaşık 300 Şengalli Ezidi aile yaşamaktadır. Kültürel çeşitlilik, telkari gümüş işçiliğiyle parlar; Midyat Telkâri Müzesi (2023’te açıldı), tarihten günümüze  uzanan bu sanatı sergiler. Taş işçiliği hala önemini korumakta. Şarapçılık Shiluh Şaraphanesi’nin ciddi ve büyük katkısıyla canlanmaya başladı. Diller, Midyat’ın çok sesli korosudur: Türkçe, Kürtçe, Arapça (Mhallami lehçesi) ve Aramice (Süryanice) sokaklarda yankılanır.  Bu çeşitlilik, Midyat’ı “Diller ve Dinler Şehri” yapar; ama benim için Ebruli şehirdir.

 Turizmin Parlayan Yıldızı: Midyat’ın Çağdaş Çehresi

Midyat, son yıllarda inanç, kültür, tarih ve gastronomi turizmi ile küresel bir destinasyon oldu. Yerel yönetimlerin, STK’ların ve girişimcilerin çabaları ayrıca ilçe merkezinde ve köylerinde çekilen dizi, film ve klipler bu kadim şehri modern gezginlerin radarına soktu.

İnanç Turizmi

Midyat, Süryani Ortodoks Hıristiyanlar için kutsal bir merkez. Mor Gabriel Manastırı, 2021’de UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi’ne girerek, yurtdışındaki Süryani diasporasından ve farklı inançlardan binlerce ziyaretçiyi çekiyor; her yıl on binlerce ziyaretçiye kapılarını açıyor. Mor Şmuni , Mor Şerbel, Mor Barsavmo   ve Meryem Ana Kilisesi dini ritüeller ve kültürel etkinliklerle canlı. Müslümanlar için Cevat Paşa Camii, mimari ve manevi bir çekim noktası. Yezidi kültürüne ilgi inanç turizmini çeşitlendiriyor. Midyat ‘ın bu konudaki artılarına gelirsek: İnanç turizmi, Midyat’ın hoşgörü mesajını güçlendirir; diaspora Süryanilerinin dönüşü, Ezidi Kürtlerin Midyat merkezde ve Ezidi Köylerinde yaşamı tekrar canlandırması yerel ekonomiye yıllık milyonlarca lira katkı sağlar. Eksilere gelirsek ulaşım altyapısı (dar yollar, sınırlı toplu taşıma) ve çok dilli rehber eksikliği, deneyimi kısıtlar. Dijital rehber uygulamaları ve altyapı yatırımları, bu alanı güçlendirebilir.

 Kültür Turizmi

Telkari sanatının örnekleri, turistlere çok zengin seçenekler sunuyor. 2022 yılında açılan Midyat Telkâri Müzesi, 2023’te 15.000 ziyaretçi ağırladı. Yıllık Midyat Kültür ve Sanat Festivali, Kürtçe, Arapça ve Süryanice müzik-dans gösterileriyle renkleniyor; 2024’te 20.000’e yakın katılımcı çekti. Taş evlerin ve konakların turistik işletmelere dönüşmesi, Midyat’ın alâmetifarikası. Her geçen gün bu butik yapıların sayısı artıyor. (herkese soruyorum bu iyi mi kötü mü Midyat için?) Kültür turizmi ile ilgili artılara gelirsek Restorasyonlar, tarihi yapıların korunmasını sağlıyor; her yıl bu işletmeler, Midyat ekonomisine milyonlarca tl katkı sunuyor. Turistler, Midyat’ın ruhunu yaşar. Eksilere geldiğimizde ise Ticari kaygılar, bazı restorasyonlarda özgünlüğü tehdit ediyor, Denetim ve yenileme standartları şart. Kalifiye personel eksikliği, hizmet kalitesini düşürebilir.

Tarih Turizmi

Binlerce yıllık tarihe sahip Midyat taş konakları, evleri ve dini yapılarıyla hem ülke hem bölge turizminin parlayan yıldızı. Ayrcıca Matiate yer altı şehrinin, 2020’deki keşfiyle tarih turizmini daha da canlandıracağı düşüncesindeyim, 70 dönümlük alanda tüneller, sarnıçlar ve yapılar  içeriyor. Midyat Kent Müzesi, tarihten günümüze barındırdığı eserlerle tarih turizmini destekliyor. Konakların turizme kazandırılması, tarih turizmini güçlendiriyor; Midyat Kültür Evi, 19. yüzyıl taş işçiliğini sergiliyor. Artılara geldiğimizde,  Tarihi yapılar, geçmişle bağ kurarken gelen ziyaretçilere bu tarihi deneyimi yaşatıyor. Eksiler ise Restorasyon maliyetleri yüksek; bazı konaklar, özel mülkiyette olduğu için ziyarete kapalı. Kamu-özel sektör işbirliği ve uluslararası fonlar, bu durumu daha iyi hale getirebilir inancındayım.

Gastronomi Turizmi

Midyat’ın mutfağı, çok kültürlü mirasının lezzetli bir yansıması. Midyat’ın gerçek lezzetleri, içli köfte (uruk veya kutilk) sembusek, şembörek (kapalı lahmacun), Dobo(etli yemek), Savara raxisti (etli bulgur pilavı), mumbar dolması, kuru patlıcan, domates ve biber dolması, Midyat Tava, Kaburga Dolması, Kavurma, Pizza (artık pizza Midyat için yöresel bir yemek) ve Süryani Şarabı’dır.  Gastronomi turizmi, yerel üreticileri destekler; Süryani şarabı, uluslararası bir marka olma yolunda. Eksiler: Tanıtım eksikliği ve restoranlarda standartlaşma ihtiyacı var. Vegan/vejetaryen seçeneklerin artırılması, turizmi çeşitlendirebilir.

Değerlendirme: Midyat’ın Geleceği ve Hoşgörünün Mirası

Midyat, “Diller ve Dinler Şehri” ve Ebruli Şehir unvanlarıyla, hoşgörünün ve otantikliğin peşindeki gezginler için eşsiz bir destinasyon. Taş evlerin butik otellere, konakların kültürel merkezlere dönüşmesi, tarihle modernliği buluşturuyor; ancak özgünlüğün korunması için sıkı denetimler şart. İnanç turizmi, Süryani ve Ezidi diasporasının dönüşüyle büyürken, kültür ve tarih turizmi, Midyat’ın ruhunu küresel sahneye taşıyor. Gastronomi turizmi, Süryani şarabı ve yerel lezzetlerle parlıyor, ancak dijital pazarlama ve altyapı yatırımları gerekiyor. Hızlı kentleşme ve göç, Midyat’ın dokusunu tehdit etse de, sürdürülebilir turizm politikalarıyla bu miras korunabilir. Midyat, sadece bir şehir değil; insanlığın ortak hikâyesine yazılmış bir destan.

 Midyat’ın Çağrısı

Midyat’a adım atın; taş evlerin gölgesinde yöresel kahveler, yöresel şerbetler, Süryani şarabı yudumlayın, Mor Gabriel’in avlusunda huzuru soluyun, Cevat Paşa Cami’sinde tarihi sütunları içinde suküneti hissedin, Ezidi Bayramlarında merkez olan Mağara  ve Bacin Köylerinde kadim inançlara tanıklık edin, yöresel yemeklerle  lezzet yolculuğuna çıkın. Bu şehir, tarihle bugünün, inançla hoşgörünün, taşla ruhun dans ettiği bir sahne. Midyat’ı keşfedin; çünkü burası, sadece bir yer değil, bir his, bir hikâye, bir insanlık mirası.

Bu yazı toplam 222 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar