
Midyat Kaymakamı Oğuzhan Bingöl ile Röportaj
Gazetemiz Genel Yayın Yönetmeni Mehmet Halis İş’i makamında kabul eden Kaymakam Oğuzhan Bingöl, kendisine yöneltilen soruları cevapladı.
Gazetemiz Genel Yayın Yönetmeni Mehmet Halis İş’i makamında kabul eden Kaymakam Oğuzhan Bingöl, kendisine yöneltilen soruları cevapladı. Bingöl, verdiği röportajda kendisine yöneltilen sorular çerçevesinde faaliyetleri, projeleri, çalışmaları ve yaşamı hakkında bilgi verdi.
Röportaj: Mehmet Halis İŞ
Geçtiğimiz Ağustos ayında kararname ile Midyat’a atanan Kaymakam Oğuzhan Bingöl ile Midyat üzerine yaptığımız uzun sohbeti beğeniyle okuyacağınızı umuyorum. Sorularıma çok samimi bir şekilde yanıt veren Kaymakam Oğuzhan Bingöl’e röportaj teklifimizi kabul ettiği için teşekkür ediyorum.
İşte Midyat’ımızın yeni Kaymakamı ile yapılan ilk röportaj...
Hükümet Konağı’nın ana kapısını hizmete açmanız halktan olumlu tepkiler aldı, yapılan değişikliğin amacı neydi?
—Hükümet Konağı binası mimari olarak bir tek girişli yapılmış ve bu girişin de tek bir insana tahsis edilmesi bana çok mantıklı gelmiyordu. Ben Dargeçit İlçesi’nde Kaymakamlık yaptığım dönemde Midyat Kaymakamlığı’na da zaman zaman vekâlet ediyordum. Bu süreç içerisinde de Hükümet Konağı’nın ana giriş kapısının kapalı olması dikkatimi çekmişti. Kaymakamlığın ana giriş kapısını halka açarak olağan üstü bir şey yapmadık aslında. Yaptığımız uygulama sadece olması gerekeni tekrar uygulamaya sokmaktı. Kendi yerel imkânlarımızla biz bu kapının girişini hem protokol hem de halk girişi şeklinde düzenledik.
Protokol girişi…
Daha önce ana kapı protokol girişi olarak kullanılıyordu; siz ise ana kapıyı herkese açtınız. Peki, şimdi protokol girişi konusunda ne düşünüyorsunuz, ayrı bir protokol kapısı da olacak mı?
—Gelen giden misafirlerin, hele hele Midyat gibi bir ilçede daha iyi ağırlanması için bir protokol girişinin de olması gerekiyor. Ayrı bir protokol kapısı oluşturulacaksa eğer o arkadaki giriş protokol kapısı olsun bence, ama halkın girişi kesinlikle engellenmemeli. Güvenlik zafiyeti olaşacaksa bile bu zafiyeti ortadan kaldırmak için vatandaşı zora sokmamalıyız. Gerekirse güvenlik zafiyetini bertaraf etmek için fazladan polis bırakarak vatandaşın daha hızlı giriş-çıkış yapmasını sağlayabiliriz. Ama asla ayrı bir girişten yada sonradan oluşturulmuş bir girişten vatandaşın girip-çıkmasına ben razı olmam. Orası halkın kendi giriş kapısıdır. Eğer biz halkla aynı yerden girdiğimizde rahatsız oluyorsak o zaman biz başka bir yerden binaya girelim.
Hükümet Konağı’nda bu şekilde düzenlemelere önem vermenizin nedeni nedir?
—Bizler geleneksel bir toplumun mensubu olarak misafirlerimize ki buraya gelen herkes benimle işi olsun ya da olmasın misafirimdir. Bu insanlara bizim fiziksel mekân olarak da en iyi şekilde kendimizi göstermemiz gerekiyor. Siz de bilirsiniz ki aslan yattığı yerden belli olur. Nasıl ki bizler evimizin en güzel köşesini, en iyi odasını misafire ayırıyor ve tertemiz tutuyorsak bu insanlar da bizim misafirimiz olduğu için en azından temiz bir mekan sunmak bizim görevimizdir.
Çalışanların verimliliği ve rehavet konusunda ne düşünüyorsunuz?
—Ayrıca benim kişisel olarak rahatsız olduğum konulardan birisi de gerçekten bizler kamuya sırtını dayamış görevlileri çalıştırmakta zorlanıyoruz. Şimdi biz asgari ücretli bir müteahhit elemanıyla çalışsaydık daha az yorulurduk. Sırtını bir şekilde devlete dayamış kat görevlisi hizmetlileri çalıştırmakta inanın zorlanıyoruz. Ama ben kesinlikle bu konuda görevini hangi konumda olursa olsun yerine getirmeyen kim varsa onun gözünün yaşına bakmam; bu hizmetli de olsa, memur da olsa, polis veya müdür de olsa.
Memur- vatandaş ilişkisi nasıl olmalı sizce? Vatandaşa nasıl yaklaşılması gerektiği konusunda ne düşünüyorsunuz?
—Hepimiz şu gömleği çıkardığımızda normal bir vatandaşız. Kendimize nasıl muamele edilmesini istiyorsak bizim de vatandaşa öyle davranmamız, muamele etmemiz gerekiyor. Kaldı ki ben yaptığım bir davranışın hem bu dünyada hem de inancım gereği ahirette ödüllendirileceğini düşünüyorum. Allah’ın yarattığı en değerli varlık olan insanın mutluluğu aynı zamanda benim rabbimin mutluluğudur. Bu mutluluğa bir güler yüz, biraz daha fedakârlıkla veya bir çay sebep olacaksa ben bundan kesinlikle kaçınmam. Bu benim için bir şeref ve onur olur. Dediğim gibi bizlerde bu makamlara gelmeden önce normal, sıradan bir vatandaştık. Ve bir memurun bize iyi ya da kötü davranmasını olumlu ya da olumsuz anlamda hiç bir zaman unutamayız.
Kadının toplumdaki yerinin geliştirilmesi konusunda kendinizden ve beklentilerinizden bahseder misiniz bize?
—Ben 4 yaşında babasını kaybetmiş yetim bir çocuk olarak gerçekten çok zor şartlarda büyütüldüm. Dört tane ineğin geliriyle geçinmeye çalışan, aynı zamanda bu gelirle de Ankara’da iki çocuğunu okutan fedakâr bir kadının çocuğuyum. Eğer o yıllarda annemin elinden tutulup bir projeyle desteklenmiş olunsaydı Hınıs ilçesi şartlarında hatırı sayılı bir işkadını olurdu. Okuma yazması olmamasına rağmen böyle bir beceriye ve böyle bir yeteneğe sahip bir insandı annem. Eğer ben bu makamda oturuyorsam ve annem gibi kadınlara ulaşamıyorsam bir defa ben annemin bana bu toplumda yüklediği görevi yerine getirmemiş olurum. Her zaman diyorum; iki başlı bir vebalim var benim. Birincisi geçmişten bu güne kadar hiçbir fedakârlıktan kaçınmadan beni okutan annemin vebali, ikincisi de beni kendi bünyesine alan devletimin benden beklentisi. Bu veballer benim buradaki yükümü kırk kat daha arttırıyor.
İhtiyaç sahibi aileler var, özellikle köylerde. Bu ailelere ulaşılabiliyor mu? Biraz anlatır mısınız?
—Bize ulaşmayan, yardım talep etmeyen insanlara maalesef bizler de ulaşamıyoruz. Eğer ben burada fakir ve ihtiyacı olan vatandaşların yüzde yüzüne ulaşıyorum dersem çok doğru bir yaklaşım olmaz. Nitekim gezdiğim köylerde tespit ettiğim kadarıyla bazı aileler bizden hiç yardım almıyor. Fakir olmasına rağmen kaymakamlığa, devletin kapısına gelmeyi utanç sayan insanlarımız var. Benim annem de bunlardan birisiydi. Benim annemin kellesini kesseydiniz bir kuruş para almak için bırakın kaymakamlığın kapısına gelmeyi o, kaymakamlığın 200 metre uzağından bile geçmezdi. Şimdi benim annem gibi insanlara ulaşmam ve ihtiyaçlarını gidermem gerekiyor.
Midyat’ın sosyoekonomik ve daha birçok açıdan tahlil edilmesi, ihtiyaç sahibi ailelerle ilgili eksiklikler ve bu konuda yapılan çalışmalar ne durumda?
—Midyat’ta göreve ilk başladığımda gördüğüm eksikliklerden birisi de bizim alana çıkacak bir aracımızın dahi olmamasıydı. Sağ olsun bir hayırsever vatandaşımızın bizim de girişimlerimiz sonucu yapmış olduğu bir araç hibesi var. Şimdi bizlerde 2 tane araç alacağız. Tabiî ki aracın olması da yetmiyor. Yine bakanlığın bize tahsis ettiği kadrolar çerçevesinde 8 adet sözleşmeli sosyolog (Sosyal Yardım ve İnceleme Görevlisi) alımı yaptık. Tüm bunlarla birlikte artık alanında uzman ve kalifiye elemanlarımızla çok daha iyi alan taraması yapabileceğiz. Ve sadece fakirlik haritası değil, bir Midyat haritası da ortaya çıkaracağız.
Sosyal Yardımlaşma Vakfı’nın çalışmalarından ve hatta varlığından habersiz ihtiyaç sahibi vatandaşlarımıza ulaşma konusunda özel bir hassasiyet gösterdiğiniz biliniyor. Sosyal yardım alacak olan ailelerle ilgili işleyecek süreç nasıl olacak?
—Bizler burada vakfın işleyiş ve yöntemini öğrenmiş, her üç ayda bir gelip dilekçesini veren insanların taleplerini değerlendiriyorduk. Oysa şimdi bu şekilde olmayacak. Özellikle köylerimizde ve şehir merkezinde gerçekten mağdur olmasına rağmen bize ulaşamayan insanlar var. Yeni alınan personelimiz ve araçlarımızın desteğiyle artık gerçek hak sahibi insanlara ulaşacağız. Benim ulaşmak istediğim insanlara ulaşan her insan benim için değerlidir. İşadamı, esnaf, gazeteci, memuru kim olursa olsun. Benimle birisi aynı mekânda bulunmak istiyorsa en az benim kadar topluma faydalı olması lazım.
Midyatlı üniversite öğrencilerine yardım konusunda bir çalışmanız oldu mu?
—Midyatlı olup çocuğu üniversitede okuyan yaklaşık 600 aileye imkânlarımız ölçüsünde yardım ettik. Vakıfta dosyası bulunan bu ailelere toplamda 140 bin TL’lik ödeme yapmayı planlıyoruz. Maddi anlamda gerçekten ihtiyacı olan aileler bunlar. 150 liradan başlamak üzere çeşitli oranlarda bu yardımı gerçekleştirdik.
Dargeçit’te vatandaşlarla iç içe olduğunuz, çeşitli etkinlikler yaptığınız, hatta Mehmetçik Dershanesi’nde bizzat derslere bile girdiğinizi duyduk. Bu tercihinizin size bir katkısı oldu mu? Midyat’ta da benzer şeyler yapmaya düşünüyor musunuz?
—Dargeçit ilçesinde görev yaptığım dönemde Mehmetçik Dershanesi’nde üniversiteye hazırlanan öğrencilerin demokrasi ve insan hakları dersine giriyordum. Benim gençlerle bulunmam ve diyalog kurmam gerçek anlamda toplumsal sorunları gençlerden öğrenmemi sağladı. Bununla ilgili Midyat’ta da programlarımız olacak. Hiç bir ideolojik ayırım gözetmeden, gençlerle aylık olarak, nereye gidersem gideyim istişare toplantılarım oluyor. Bu tür toplantı ve görüşmelerden çok faydalandığımı bilmenizi istiyorum. Dargeçit’te yaptığım birçok icraatı gençlerin önerisiyle gerçekleştirmiştim. Midyat’ta da o tür programlar olacak.
Okullarda YGS-LYS veya SBS kurları açılması konusunda öğrencilerle ilgili bir projeniz var mı?
—Okullarda üniversiteye hazırlık ya da liseye giriş sınavları ile ilgili kurs açmak gibi bir çalışmamız şuan yok. Ancak gönüllülük esasına göre bir talep gelirse biz destek vermeye hazırız.
Kış yaklaşıyor…
İhtiyaç sahibi ailelere bu yıl da kömür dağıtımı gerçekleşecek mi? Sosyal yardımlar çerçevesinde ihtiyaç sahibi ailelerin alacağı yakacak yardımlarından söz eder misiniz?
—Bu yıl ki kömür miktarımız 3 bin ton. Her aileye 500 kilo kömür dağıtacağız. Kömürle ilgili bir kısıtlamaya gidilmeden maddi imkanı olmayan bütün vatandaşlarımıza kömür dağıtmak istiyoruz. Köylerimizden de talep gelirse bunu da karşılamayı düşünüyoruz. Bu sene ek bir talepte de bulunacağız, çünkü Midyat’a gelen kömür miktarının ben az olduğunu düşünüyorum. Dargeçit’te bize dağıtmamız için 750 ton geliyordu. Biz Dargeçit’te bile bu rakamı 3 bin tona çıkarmıştık. Dargeçit’te bile 3 bin ton kömür dağıtılıyorsa şayet Midyat’ta bunun en az 10 bin ton kömür olması gerekiyor.
Birçok kişinin ‘’çılgınlık’’ olarak nitelemesine rağmen kendi cep telefonu numaranızı kaymakamlığın resmî sitesinde yayınladınız? Neden böyle bir şeye ihtiyaç duydunuz? Örneğin telefonla size ulaşıp sıkıntısını ileten ve tam tersi sizi rahatsız eden oluyor mu?
—Ben bir tespitimi anlatarak size cevap vermek istiyorum. Telefon numaranızı kimseye vermediğiniz zaman aslında numaranız herkeste var. Yani kendini güçlü zanneden, sizin çevrenize yakın olan herkeste cep telefonu numaranız var mı? Var. Yani sen bir gazeteci olarak benim numaramı alabiliyorsun, dolayısıyla senin çevrendekiler de bana ulaşabilirler. Zaten siz bunu kendi çevrenizdeki insanlarla ve bizim çevremizdeki insanlarla çarptığınız zaman zaten dolaylı olarak bizim herkeste numaramız var demektir. Böyle bir durumda sadece bize ulaşamayan gariban insanlar da telefon numaramızın olmadığını düşünmek beni rahatsız eder. Eğer bizler bir gece vakti çocuğumuz rahatsızlandığında uyanabiliyorsak, sesi geldiğinde irkilerek uyanıp o sese cevap verme gereğini hissediyorsak ve ben o çocuğun babası olarak bunu yapıyorsam o zaman durup şunu kendime sormam lazım. Bu insanlar da beni kendi babaları, kendi ailelerinin bir büyüğü olarak görüyorlarsa onların beni gece dahi aramasından ben rahatsız olmam. Bu nedenle gittiğim her yerde kendi numaramı resmi web sayfamızdan yayınlıyorum. Ama şunu itiraf edeyim şimdiye kadar beni rahatsız eden olmadı. Benim devletime ve aileme bir vebalim var. Bu vebali de yerine getirmek için uyumamam gerekiyorsa ben bir saniye dahi uyumam.
Telefon numaranızın yayınlanması hizmette kalite ve vatandaşla iletişim konusunda herhangi bir getiri sağladı mı?
—Ben, kendi kişisel numaramı internet sayfamızda yayımlanma talimatını verdiğim zaman bana “emin misiniz” diye bir soru geldi. Aslında ben eminim de o internete koyulduğunda kendilerine çeki düzen vermesi gereken insanlar emin değillerdi. İnternete telefon numaramın koyulması iş verimliliğini de en az yüzde 30 arttırıyor. Eğer biz vatandaşa kötü davranırsak vatandaş bir telefonla çok rahat bunu kaymakama iletebilecektir. Bunun internete koyulduğunun haberini alan memurum bile hizmet kalitesini arttırıyor. Bunu ben geldiğim her ilçede bire bir yaşadım ve tanıklık ettim. Bizleri buralara getiren, bizlere referans olan insanların da bizden beklentisinin bu olduğunu düşünüyorum. Yani bu ülkede Sayın Cumhurbaşkanına, Sayın Başbakana bir telefonla ulaşılabiliyorsa, bir kaymakama telefonla ulaşılamamasını ben çok da mantıklı olduğunu düşünmüyorum. Eğer bizler burada bir esnaf mantığı ile hareket edersek, müşterimizin yani vatandaşımızın memnuniyeti için cep telefonumuzu internete koymamız çokta büyük bir fedakârlık değil. Yalnız şunun altını çizmek istiyorum; eğer benim cep telefonum halkta olmasaydı ben daha fazla rahatsız edilirdim. Bunu da tespit ettim.
Midyat’la ilgili gündemde bir proje var mı? Örneğin şehrimizin Kültür Merkezi ihtiyacından bahsediliyor. Midyat’ın gelişimi ve projeler konusunda ne düşünüyorsunuz?
—Midyat’ta işadamı, esnaf, memur, bana kim bir proje ile gelirse ben onun hizmetkârı olurum. Bunu açık ve net söylüyorum. Ben Midyat’ta bir Kültür Merkezi’nin yapılması için girişimlerde bulunursam Midyatlılar da bana destek olacaklar mı, benimle birlikte ellerini taşın altına koyacaklar mı? Bunu ben de merak ediyorum. Bizler genç insanlarız. Devletimiz çok genç yaşta bize çok büyük sorumluluklar yükledi. Bizler bu sorumluluğumuzu hisseder ve bilirsek vebalimizin de ne kadar ağır olduğunu o zaman görmüş oluruz. Dargeçit’te zaman zaman bizler de bir proje yaparken gençliğimizin peşine düşebiliyorduk. O proje bir dava haline geldiğinde o davayı bizler en azından yere bıraktığımızda birileri sahiplenebiliyordu. Aslında Dargeçit’te yapılanları anlatmak biraz Dargeçit’in veya 2008 yılının gölgesinde kalmak anlamına geliyor. Çok fazla da bu konulardan bahsetmek istemiyorum.
Midyat’ta futbol sahası ihtiyacı konusu var, neler yapıla bilinir bu konuda?
—Elazığ’ın Baskil ilçesinde ki orası 5 bin nüfusluk bir şehirdi ve burada bile sentetik saha vardı. Midyat’ımızda sentetik bir sahanın olmamasını ben tuhaf karşıladım. Bize düşen ne varsa bunları yapıp Midyat’taki Şehir Stadı’nın sentetik çimle kaplanması için elimizden geleni yapmaya hazırız.
Futbol dışındaki spor dalları ile de ilgili çalışmalar var mı? Devam eden veya başlayacak projelerden bahseder misiniz?
—Bugün itibariyle kazmayı vurduğumuz bir projemiz var. Midyat’ta gençlik merkezi yapmamız için 150 bin TL ödenek geldi. Gençlik Hizmetleri ve Spor İlçe Müdürlüğü’ne ait kapalı spor salonun bir bölümünde biz bu projeyi hayata geçirdik. Burası mezbelelik bir durumdaydı. Bunu modern bir hale getirip orada bir gençlik merkezi yapıyoruz. Bunun para kaynağı Mardin Valiliği’dir. Projenin süresi bir yıllık ama biz sadece bir yıllık bir gençlik merkezi oluşturmayacağız. Bizim gayretimizle inşallah Midyat’ta bu eser kalıcı hale gelecek. Orada tenis kortu, olacak, basketbol sahası olacak ve plaj voleybolu olacak. Bilardo, tenis masası, müzik, resim ve ebru kursları açılacak. Tabiî ki uzak doğu sporları ile ilgili kurslarda vereceğiz. Bu aktivitelerin hepsinden köyden kente göç etmiş ailelerin çocukları faydalanacak.
Öğrenci yurdu yapımına özel bir önem verdiğiniz biliniyor. Bu ilginin nedeni nedir? Midyat’ta yeni yurtların yapımı konusunda bir çalışma var mı?
—Dargeçit’te yaptığımız öğrenci yurdunun temel özelliği bu bölgedeki kız çocuklarına insan olduklarını hissettirecek fiziksel bir mekan kazandırmaktı. Hiç ömründe fıskiye de duş almamış, bir kız çocuğuna duş alacak ortamı sağlamak benim hayalimdi. Orada kalan, o odalarda günlerini geçiren kız çocukların yetiştirecekleri nesillerin ben devlete de, millete de bakışlarının farklı olacağını düşünüyorum. Eğer Midyatlı kardeşlerim bana gönülden destek olurlarsa ve Dargeçit’teki gibi bir kamuoyu desteği sağlanırsa biz öyle bir yurdu değil, 10 yıldız standardında bir yurt yaparız Midyat’ta.
Empati kurmaya bu kadar önem vermenizin nedeni nedir? Kız öğrenciler var, yurtta kalan. Ne yapılabilir onlar için veya onlarla ilgili?
—Hayatında kendisine hiç hizmet edilmemiş bir kız çocuğunun gözüyle eğer bizler dünyaya bakabilirsek biz zaten sorunu çözmüşüz demektir. Bizim temel problemimiz var olan sorunların üstünü örtmek. Ben hayatında hiç lokantaya gitmemiş bir kız çocuğuyla lokantaya gidip, onunla bir yemek yemeyi, bu dünyada hiçbir şeye değişmem. İnsanlar Midyat’a bir şey yapmak istiyorlarsa, beni mutlu etmek istiyorlarsa işte ömründe hiç lokantaya gitmemiş bir kız çocuğunu lokantaya götürsünler.
Çok teşekkür ederim Sayın Kaymakamım.
Rica ederim, iyi çalışmalar.
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.