
Mardin ve seçim: Ak Parti mi, Yoksa HDP mi?
Sizin Medya.Com haber portalı yazarları özelde Mardin, genelde ise tüm bölgede Ak Parti ve HDP’nin durumunu ele alan bir analiz yazısı yazdı.
Mardin ve seçim: Ak Parti mi, Yoksa HDP mi?
Haber Müdürümüz Mehmet Halis İş ve Sizin Medya.Com yayın kurulu üyesi Sosyolog Mervan Amed, yaklaşan seçim öncesi özelde Mardin, genelde ise tüm bölgede Ak Parti ve HDP’nin durumunu ele alan bir analiz yazısı yazdı.
İşte İş ve Amed’in o yazısı:
7 Haziran’da yapılacak olan genel seçim bir çok çevre tarafından Cumhuriyetin en önemli seçimi olarak görülmektedir ve bizce de bu kanaat yanlış bir kanaat değildir. Nereden bakarsanız bakın sistem, Kürtler, Ortadoğu, Aleviler, laiklik, dindarlık ve benzeri bir çok önemli konuyu çok fazla ilgilendiren genel seçim Türkiye'nin kaderini belirleyecektir.
Türkiye’de sosyal gerilim her geçen gün gözle görülür bir şekilde artmaktadır. Gerek laikler ile geleneksel muhafazakarlar arasında, gerek Kürtler ile Ak Parti hükümeti arasında gerekse de sosyal grupların, insanların yaşam tarzlarının ve en önemlisi de demokrasi ve özgürlükler konusunda kaygı taşıyanların biriktirmiş olduğu öfke bu seçimin en belirgin özelliklerindendir.
Barış ve Çözüm Sürecini yakından ilgilendiren bu seçim aynı zaman da ülke içinde farklı inanç, ideoloji ve felsefi duruşlara sahip insan ve grupların duruşlarını da ilgilendirmektedir. Açıkça söylemek gerekirse dananın kuyruğunun kopacağı bir seçim olacaktır 7 Haziran seçimleri.
Şimdilik bizim için önemli olan genelde ülke genelinde yerelde ise bölgemiz ve Mardin için bu seçimlerin analizini yapmaktır.
SEÇİM VE BÖLGE
Bölgemizde iki parti arasında bir seçim yarışının olacağı muhakkak. Ak Parti ve Halkların Demokratik Partisi’nin 7 Haziran seçimlerinde bölgemizde (Doğu ve Güneydoğu) alacakları oylar, gösterecekleri seçim başarıları hem ülkenin kaderini hem de Ortadoğu’nun kaderini bir anlamda belirleyeceklerdir.
Bölgemizin ülkenin geri kalanından bağımsız düşünülmesine imkan olmadığı gibi ülkenin batı kesimlerinin de bölgemizden ayrı düşünülmesine imkan yoktur.
7 Haziranda yapılacak olan seçim Kürtlerin kendi içinde yapacakları/yapamayacakları ittifaklar, Kürtlerin diğer halklarla yapacakları/yapamayacakları ittifaklar kanaatimizce seçimin kaderini belirleyecektir.
Halkların Demokratik Partisi’nin bölge içinde yapmaya çalıştığı ittifaklar ile bölge dışında yapmayı planladığı ittifakların başarısı HDP'nin de seçim başarısını gösterecektir.
Özellikle son bir yıldır HDP çizgisinin/siyasetinin Türkiye halkının genelinde gördüğü teveccüh, ilgi ve sempati muhtemelen bu seçimde karşılığını bulacağını düşünmekteyiz.
Ak Parti’nin son iki yılda siyaseten gerilemesi, Ak Parti’nin yıpranmasına neden olan olayların giderek artması bu partinin kendi içinde sorun yaşamasına neden olmaktadır ve bu durum seçimlerde Ak Parti aleyhine bir sonucun ortaya çıkmasına neden olacaktır.
Her ne kadar Ak Parti çevreleri partilerinin gücünü artırdığını ve seçimde yüksek bir başarı beklediklerini sıklıkla ifade etseler de durumun anlattıkları kadar parlak ve umut verici olmadığının onlar da farkındadırlar.
2009 yılından itibaren günümüze Ak Parti’nin halkın hayatını kolaylaştıracak, ülkenin sorunlarını çözecek bir çizgiden uzak kaldığı, kendi içinde yaşadığı tartışmalar ile ülkenin 6 yılının heba edildiği gözden kaçırılmaması gereken bir husustur. Kimi çevreler Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde alınan sonuçları ifade ederek Ak Partinin gücünü koruduğunu ifade etseler de bu kesimlerin son seçim istatistiklerine göz atmalarında fayda olduğunu düşünüyoruz. Seçmende ki sandığa gitme oranında ki düşüklük, halkın seçimlerden büyük bir beklentiye sahip olmaması, ülkenin genel siyasi atmosferi ile konjonktürel bazı durumların cumhurbaşkanlığı seçimlerinin aksi yönde bir seçim sonucunu ortaya çıkartacağını değerlendirmek lazım.
Ak Parti’nin en büyük başarısı olarak görülen Barış ve Çözüm sürecinde ki sonuca ulaşılmayan durum bu partinin en büyük dayanağını yıpratmaktadır. Ekonomik verilerin umut vaat etmeyen göstergeleri ülkenin ekonomik açıdan iyi bir durumda olmadığını açıkça göstermektedir. AK Parti’nin kendi içinde ki kavgaları, muhaliflere karşı gösterdikleri sert ve katı tutumlar bu partinin barış, hoşgörü, eşitlik ve kendisinden olmayanlara karşı gösterdiği hiddetli yaklaşım bu partinin içine düştüğü en büyük sorun alanlarıdır.
Ak Parti’nin Kürler ile olan tarifsiz, tanımsız ve olumsuz yaklaşım ve tutumları bu partinin Kürtlerden önceki seçimlerde gördüğü sıcak ilgiyi törpülemiştir. Kobane örneğinde açıkça görüldüğü gibi AK Parti’nin Kürtlere karşı Işid'in işini kolaylaştıracak politikaları Kürtler arasında bu partiye karşı belirgin bir öfkenin oluşmasına neden olmuştur. Halbuki AK Parti açsısında tarihi bir fırsat olan Kobane meselesi, Türk-Kürt kardeşliği, işbirliği şeklinde gerçekleşebilseydi Barış ve Çözüm süreci fiilen hem siyaseten hem de duygusal olarak başarılı olmuş olacaktı. İnsani koridorun açılmasına inatla karşı çıkan, Kürtler Kobane’de katliamla yüz yüze kaldığı en kritik anlarda bile en küçük bir destek sunmayan bu hükümetin Kürtlerden fazlaca bir ilgi beklemesi saflık olacaktır.
Hem içerde hem de dış kamuoyunda herkesin bildiği husus; ABD'nin bastırması ile Peşmergeler’in Kobane’ye geçişine izin verilmiştir. Arap-İslam çizgisinin Kürt-Sol çizgisine tercih edildiği, gerek insani yardımlar gerekse askeri yardımların Kürtlerden esirgendiği açıkça görülmüştür. Yaklaşık 4 ay kadar süren Kobane direnişinin neredeyse her safhası Kürtlerin gözü önünde yaşanmıştır ve bence bu durum Ak Parti hükümeti ile Kürtler arasında büyük bir duygusal kopuş ve kırılma yaşatmıştır. Bu kopuş ve kırılma Kobane’de olduğu gibi Irak Kürdistan Bölgesinde yaşanan olaylarla da perçinlenmiştir. Tüm bu ve buna benzer nedenlerle Ak Parti’nin bölgede bir seçim başarısı beklememesi gerekmektedir.
Bölgenin ikinci büyük gücü olan Halkların Demokratik Partisi ise özellikle son aylarda Kürt meselesinin kapanından yavaş yavaş çıkmaya başlamıştır. Kürt meselesi ile anılan bu partinin ülkenin geri kalan kesim ve sorunlarıyla ilgilenmeye başlaması kamuoyu nezdinde sıcak bir ilgi ile karşılanmaktadır ve bu durumda zaten Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde kendini göstermiştir. HDP kısmi olarak olumlu ve umut verici söylemlerde bulunsa da bu partinin asıl başarısının rakibi olan AK Parti’nin başarısızlığından kaynaklandığı görülmelidir. Bu partinin eşitlik, özgürlük ve barış söylemleri dışında artık iktidar ortağı olabileceği görülerek halkın hayatını kolaylaştıracak ve ülke sorunlarının çözümünde cesur ve anlaşılır çözüm önerileri geliştirebilecek bir çizgiye gelmesi gerekmektedir.
Uzunca bir süredir özellikle bölgemizde belediyelerin yönetimlerini büyük oranda ellerinde bulunduran bu parti ve anlayışın 'belediyecilik hizmetleri' açısından 'işe yarar' bir icraatının bulunmadığı, sıklıkla belediyelerin başarısızlığını 'bahaneler' ile savuşturmaya çalışmaları halkın gözünden kaçmamaktadır. Bu durum aynı zamanda HDP'nin söylemin ötesine geçemediğinin de halk nazarında bir göstergesidir. HDP'li milletvekillerinin kendi bölgelerinin sorunlarının çözümünde de yeteri kadar girişken ve başarılı olamadıklarını da unutmamak lazım gelir.
SEÇİM SONUCU TAHMİNİ
Bölgemizde HDP'nin olumsuzluklarına rağmen bu parti lehine çok önemli fırsatlar ortaya çıkmıştır. Gerek hükümetin yukarıda anlatılan başarısızlıkları gerekse bölgesel konjonktür iyi değerlendirilebilirse HDP'nin özellikle AK Parti karşısında tarihi bir başarı yakalaması içten bile değildir.
HDP'nin seçim başarı bir kaç önemli hususa bağlıdır. Bunlardan birincisi ve en önemlisi batı kamuoyunu ilgilendirecek ve gerçekten onlarında sorunlarının çözümüne adres olabilecek gerçekçi, uygulanabilir ve somut politikalar geliştirmesidir. Soma faciasına ve İç Güvenlik Paketine karşı gösterdiği muhalefet benzeri siyasetlerin devam etmesi aynı zamanda yoksulluk, yolsuzluk, işsizlik, gelir adaletsizliği, kadına ve çocuklara karşı gelişen şiddet, kalkınma gibi konularda da dikkate değer ve uygulanabilir vaatlerde bulunmalıdır.
İkinci önemli husus ise HDP'nin Türkiye partisi olduğunu halk nezdinde de kanıtlamasıdır. Bunun için toplumun uçlarda olmayan, halkın sevdiği ve sözlerine itibar ettiği, ideolojik angajmanları olmayan kişi, grup ve toplum kesimleri ile ilişki kurmasıdır. Kadir İnanır örneği güzel bir örnek olup benzer kişiler ile irtibatın kurulması ve bu kişilerin partiye dahil edilmesi hayati derecede önemlidir.
Üçüncü önemli husus ise HDP'nin bir etnik grubun değil, toplumu oluşturan tüm kesim ve katmalarının temsil edilmesine imkan verecek aday tercihinde bulunmasıdır. Kadın-Erkek konusunda ileri bir aşamada olan bu partinin Türkiye'de yaşayan Arap/Mıhallemi, Çerkez, Ermeni, Laz ve Alevi halklarının da temsiliyetini hedeflemesi gerekmektedir. Bu tercihler yapılırken küçük grupların temsilcilerinden ziyade toplumun geri kalanlarının da onay verebileceği isimler üzerinde durulması önemli olacaktır.
Dördüncü önemli husus ise halk için çalışan kişilerin aday seçiminde tercih edilmesidir. Yaklaşık dört yıldır ortalarda görünmeyen kimi HDP'li vekillerin seçimin yaklaşması ile orta çıktıkları, tekrar seçilmek için çaba içine girdikleri görülmektedir.
SEÇİM TAHMİNLERİ
Genelde seçim tahminleri yapılırken Doğu ve Güneydoğu’da ki tüm iller bir potaya kurularak alınan oyların partilere göre dağılımı yapılarak başarı yada başarısızlıktan bahsedilmektedir. Bu analiz yöntemi doğru olmadığı gibi iktidar taraftarlarının kendilerini bölgede başarılı gösterme çabasından başka bir anlam ifade etmemektedir. Elazığ, Erzincan, Sivas, Erzurum, Malatya, Kilis ve Gaziantep gibi ahalisinin ezici bir çoğunluğunun Türk ve Kürt olmayan kesimlerden oluştuğu bilerek analiz yapanlar tarafından görmezden gelinmektedir. Oysa ki tarihçiler tarafından iyi bilinmektedir ki 'Sınır illeri' olarak tarif edilen yukarıda ki illerin Kürtlük kimlikleri uzun cumhuriyet tarihi ve asimilasyoncu politikaları nedeniyle Kürt kimliğinden koparılmış kentlerdir. Bu nedenle yapılacak seçim analizlerinde bu kentlerin ayrı bir kategoride değerlendirilmesi gerekmektedir. Bingöl, Adıyaman ve Şanlıurfa kentlerinde ki oy oranları ise dikkate alınmalı bu illerde ki HDP'nin alacağı/alamayacağı oy oranı, bu partinin başarısı/başarısızlığının da kullanılabilmelidir. 2002 seçimlerinden günümüze kadar olan seçimler bir arada değerlendirildiğinde Kürt Siyasetinin merkezinde olduğu partilerin yukarıda tartışmalı kentler dışında belirgin bir başarısının olduğu görülmektedir. Son yerel seçimlerde Ağrı, Bitlis ve Mardin gibi önemli kentlerin Ak Parti’den alındığı, buralarda ki alınan oyların oldukça yüksek olduğu dikkatten kaçmamalıdır.
Doğu ve Güneydoğu illerinde 2009, 2014 yerel seçim sonuçları, yakın dönemde gerçekleşen siyasi olaylar bir arada değerlendirildiğinde, HDP çizgisinin bölgede milletvekili sayısında tarihi bir rekor elde edileceği görülmektedir. Bağımsız adaylar ile son seçimde 36 milletvekili çıkartan bu çizgi, 2014 Genel seçimlerinde 70-76 arasında bir vekil sayısına ulaşacağı çeşitli kamuoyu araştırmalarında ifade edilmektedir.
Bölge için yapılan seçim tahminlerine yüzde 10'luk seçim barajına değinilmeden geçmesi eksik kalacaktır. Ülke genelinde var olan ve benzer Avrupa ülkelerine göre çok yüksek olan yüzde 10'luk seçim barajı ilk tüm seçimlerde AK Parti lehine işlemiş, bu baraj nedeniyle AK Parti hakkettiği milletvekili sayısından çok daha fazlasını almıştır. Ancak bu seçimde işlerin rengi değişecektir. Bunun en önemli aktörü de tahminimize göre Halkların Demokratik Partisi olacaktır. Yüzde 10'luk seçim barajının aşılması halinde HDP'nin alacağı milletvekilliği ezici çoğunlukla AK Parti’den alınacaktır ve bu yeni durumda AK Parti’nin aleyhine bir durum ortaya çıkaracaktır. Bazı yanlı araştırma şirketleri AK Parti'yi yüzde 50'nin üstüne ısrarla göstermektedir. Ancak tarafsız bazı araştırma şirketleri ise Ak Parti’nin oy oranını yüzde 40-45 arasında göstermektedir. Bizim tahminimiz de yüzde 40 civarında oy alacağı yönündedir. Selahattin Demirtaş liderliğinde ki HDP'nin 7 Haziran genel seçimlerinde tahmini oy oranı yüzde 12-14 civarındadır. Tabi ki HDP'nin yukarıda uzun uzun anlatılan seçim stratejilerini dikkatte alması halinde rahatlıkla bu oy oranına ulaşabilecektir.
MARDİN VE SEÇİM
Bölgenin en kozmopolitik, kozmo-etnisite, kozmo-inanç yerlerinden biri olan Mardin'de seçim sonuçlarını tahmin etmek hem çok zordur hem de çok basittir. Kentin bilinen özellikleri seçim tahminlerini yakından ilgilendirmektedir.
Ağırlıklı olarak Kürtlerin yaşadığı bu kentte azımsanmayacak oranda Arap/Mıhallemi halkı da yaşamaktadır. Kentteki Süryani halkının sayılsal oranı ise trajik bir şekilde politik nedenlerden dolayı yıllara paralel olarak azalmıştır. Birçok etnik ve dini kesimin yaşadığı bu kent, Cumhuriyet tarihinin ıslahatşı siyasetinden nasibini almış olmasına rağmen bu Islahatçı siyasetin en çokta başarısız olduğu kent Mardin’dir. Şark Islahat Planında özel bir bölüm ayrılan bu kent, Kürtlerin aleyhine olan politikaların inatla ve ısrarla sürdürüldüğü bir yerdir. Kentte ki Kürt olmayan kesimlerin Kürtler aleyhine kullanılmaya çalışması, zaman zaman kentte gerginlik oluştursa da bu kentin tarihten gelen hoşgörüsü sayesinde çatışma alanı bulamamıştır.
Mardin kentinin 2002 yılından günümüze politik ve iktisadi gelişimine bakıldığında çokça iktidar partisi olan AKP'nin 'yıldız kent olacak, gelişecek, buraya özel önem veriyoruz' şeklinde ki dile getirdiği sözlerin aksine bu kentin hakkettiği iktisadi gelişimden uzakta olduğu, geri kaldığı görülmektedir. İktidar partisinin yönetiminde uzun yıllar kalan bu kentin il merkezi ve ilçeleri tipik doğu kenti özelliğini kıramamış, yatırımın yapılmadığı, eğitim, sağlık ve benzeri imkanların oldukça sınırlı kaldığı bir kent olma özelliğinden kurtulamamıştır. Gerek kent merkezinin gerekse ilçe merkezlerinin durumu birbirinden farklı değildir.
2014 Haziran seçimlerinin gözde yerlerinden biri olan bu kent, iki partinin yarışacağı bir seçim merkezidir. Ak Parti ve Halkların Demokratik Partisi arasında geçeceği anlaşılan seçim yarışı iki tarafa da bazı şans ve fırsatlar sunduğu gibi iki taraf içinde bazı handikaplar barındırmaktadırlar.
Ak Parti için Mardin'in en büyük handikabı, gerek iktidar olanaklarını elinde bulundurmasına gerekse il belediyesini uzun yıllar yönetmesine rağmen şehrin çehresini değiştirecek herhangi bir politikayı hayata geçirmemesidir. Gerek iktidar yanlılarının gerekse kentin AKP milletvekillerinin kendi şahsi ve ailevi çıkarlarını kentin çıkarlarının önünde görmeleri, kente yatırım yapmak yerine kendi şahsi ikballerini düşünmeleri, halk nezdinde de bu algının güçlü bir şekilde yaşanması bu partinin kentte başarılı olmasının çok zor olduğunu göstermektedir. Bu kent için hiçbir mazereti ve bahanesi olmayan Ak Parti'nin siyaseten bu kentte 'Kürt-dışı unsurlara sığınmasından başka çaresi yoktur. Son yerel seçimler ise bu sığınmanın da işe yaramadığını/yaramayacağını göstermiştir. Halbuki bir çok açıdan gelişime açık olan, taşıdığı özellikler bakımından yatırımların en çok görünür hale gelebileceği Mardin, şimdilerde ise Kürt siyasetine emanettir.
Mardin'de Halkların Demokratik Partisi’nin özellikle aday seçimine dikkat etmesi bu partinin başarısına/başarısızlığına neden olacaktır. Farklı kimliklere sahip olan kent halkının özellikle temsil konusuna özen gösterilmesi gerekmektedir. Klasik partici adayların çok ötesinde niteliklere sahip adayların seçilmesi gerekmektedir. Gerçekten temsil gücü olan, halk ile içli-dışlı, halkını düşünen, halkların kardeşliğine inanan, girişimci, aktif ve toplumsal olarak ta merkezde bulunan adayların seçilmesi gerekmektedir.
HDP'nin yerel seçimlerde ki başarısını bu seçimde artırması olası olmakla birlikte bu durum bu partinin yerel seçimlerde ki kimi eksiklerini gidermesine bağlıdır. Daha önceleri iktidar partisinin elinde olan ve uzun yıllar iktidar partisinin elinde olan bu kentin halkının, iktidar fırsat ve imkanlarını elinin tersiyle bir kenara itip HDP'ye evet vermesini HDP'nin en iyi şekilde anlaması ve bunun kıymetini bilmesi gerekmektedir. Erdoğan yerine Ahmet Türk, Ak Parti yerine Halkların Demokratik Partisini seçmiş olan bu halkı, layık olduğu şekilde temsil etmek ve ona hizmet götürmek bu partinin öncelikleri arasında olmalıdır. Aksi halde bilindik parti politikaları, bilindik belediyecilik anlayışı ile bu kentte yaklaşmak kentin bir sonra ki seçiminde kaybedilmesine neden olacaktır.
HDP'nin Mardin'de ki en önemli önceliği, belediye seçiminde Arap/Mıhallemi halkından esirgediği temsiliyeti bu seçimde gözden kaçırmaması olacaktır. Kürt siyasal hareketinin uzun yıllardır yanında duran kimi Arap/Mıhallemi kesimlerinin bu konuda yüksek sesle olan yakınmalarını bu partinin ve bu parti adına karar veren karar vericilerin duyması gerekmektedir. Süryani halkının temsiliyetinin Büyükşehir’de yerine getirilmiş olması mutluluk verici bir durumdur ama aynı durumu Arap/Mıhallemi halkı için söylemek mümkün değildir. Arap/Mıhallemi temsiliyeti, sıradan bir tercih olmanın ötesinde onlarca yıldır Kürtlere karşı siyaseten tavır almaya zorlanan bu kesimin kazanılmasını sağlayacağı gibi halkların kardeşliği paradigmasının da içini dolduracaktır ve bu siyasetin inandırıcılığını artıracaktır. Bu temsiliyet sağlanırken ise yakın tarihte seçimde aday olma kaygısı ile kurulan kimi Arap/Mıhallemi derneklerinin seçilmesi halkın tamamını kazanmaya imkan vermeyecektir. Seçilme kaygısı/vekil olma kaygısı ile son bir kaç ayda ön plana çıkmış kişiler yerine kentte saygın, itibarlı ve siyaseten merkezde duran insanların seçilmesi oldukça önemli olacaktır.
MARDİN’DE AK PARTİ İKİCİ KEZ HAYAL KIRIKLIĞI YAŞAR MI?
2009 Yerel seçim sonuçları incelendiğinde (Mardin o tarihte büyükşehir olmamıştır). Ak Parti’nin kentte ki oy oranı yüzde 45 düzeyinde olduğu, aynı seçimde DTP adıyla seçime giren ve bugünkü HDP'nin çizgisinde olan partinin oy oranının yüzde 36 olduğu görülmektedir. Diğer partilerin toplam oy oranı ise yüzde 19 civarındadır. 2011 genel seçimlerinde ise Ak Parti’nin kentten aldığı oy oranının yüzdesi 32'de kalırken HDP çizgisinin bu seçimlerde aldığı oy oranı yüzde 52,5 civarındadır. 2014 yılı yerel seçimlerde Ak Parti % 37,4 oy oranını alırken HDP çizgisinde ki bağımsız aday Ahmet Türk ise yüzde 52,2 ile seçimi kazanmıştır. Bu seçimde Saadet Partisi’nin de seçime girdiği ve daha çokta AK Parti oylarını aldığı yönünde yaygın bir kanaatinde bulunduğu gözden kaçmamalıdır. 2011 yılı genel seçimlerde HDP çizgisinde ki bağımsız adayların aldığı oy sayısı 169 bin civarındadır. Aynı seçimde Ak Parti’nin aldığı oy sayısı 103 bin 700 civarındadır. Aradaki sayısal oy farkı 66 bindir. 2014 yılı yerel seçimlerde HDP çizgisinde ki Ahmet Türk'ün aldığı oy 180.420 iken Ak Parti adayının aldığı oy sayısı 129 bin 239'da kalmıştır. Aradaki oy farkı 50 bin civarındadır. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde ise Halkların Demokratik Partisi’nin adayı Selahattin Demirtaş'ın Mardin'den aldığı oy oranı yüzde 60,9 iken (198542) Ak Parti’nin adayı Recep Tayip Erdoğan'ın aldığı oy oranı ise yüzde 36,6 (119362)’dır. Aradaki oy farkı sayılsal olarak 70 bin civarındadır.
Yıllara göre seçim sonuçlarına bakıldığında Mardin'de HDP'nin AKP'den belirgin bir şekilde başarılı olduğu, bu başarısını yıllara göre daha da artırdığı görülmektedir. 2011 Genel seçimlerinde Ak Parti yüzde 36 almasına rağmen 3 vekillik kazanırken bağımsız adaylar ile seçime giren ve yüzde 52,5 civarında oy alan HDP 3 vekillik kazanmıştır. 2011 yılı Genel seçimlerinde seçim barajının uygulanmaması halinde AKP'nin 2, HDP'nin ise 4 vekil çıkartabileceği ön görülmektedir.
2015 Yılı Haziran ayında yapılması planlanan genel seçimlerde ise Mardin'de ki siyasi durumun seçim galibi açısından farklılık göstermeyeceği, özellikle son siyasal sürecin de etkisiyle (Kobane direnişi ve bu direnişe hükümetin gösterdiği olumsuz tavır) Mardin'deki seçim sonuçlarının HDP'nin oylarını artıracağı tahmin edilmektedir. Tahmin edilen oy sayısı 210 bin ile 230 bin arasındadır. Oran olarak ise yüzde 60-65 arasıdır. Baraj vesilesi ile AK Parti'nin aldığı en az 1 vekilliğin HDP'ye geçeceği muhakkaktır. Ancak HDP'nin barajı geçememesi halinde 6 vekilin 5'nin, AK Parti’nin 1'inin ise CHP'den çıkacağı uzak bir ihtimal olsa da varlığını korumaktadır.
Mardin'de partilerce gösterilecek adayın AK Parti lehine seçim sonuçlarını çok fazla değiştireceği beklenmemelidir, ancak tam aksine HDP'nin göstereceği adaylar HDP lehine seçim sonuçlarında radikal değişimlere imkan verebilecektir. Arap/Mıhallemi'lerden gösterilecek doğru aday/adaylar, Mardin'de ki seçim sonuçlarını HDP lehine en az yüzde 15-20 oranında etkileyecektir.
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.