Boşanma Ve Çocuklar
İnsanlığın devamını sağlama yolunda, mutlu birliktelikler ile başlayan aile kurumunun temeli olan evlilik, belli bir süre sonra ortaya çıkan/çıkabilecek sorunlar yüzünden sona ermekte/erebilmekte, birbirinden ayrılmak zorunda kalan bu çifti mutsuzluğa, üzüntüye ve pişmanlıklara gebe bir sürecin başlangıcına doğru sürüklemektedir.
Boşanma olayları, son yıllarda büyük bir artış trendine girdi ve bu boşanmalarda beraberinde toplum yapısına büyük ve onarılamaz darbeler vurmaya başladı. Bu darbelerinde en önemlisi ve dikkate alınması gerekeni, hiç şüphesiz, ayrılan çiftin ortada kalan çocukları…
Evli çift, çok güzel geçen evlilik ve birlikteliklerinin meyvesi olarak, hem insanlığın devamını sağlamak hem de arkasından bel bağlayacağı birisini bırakmak, onlarla yaşamak, büyümelerini izlemek, onlarında evlenip kendilerine birer torun vermelerini beklemek, hayatta onlara yol göstermek, onlarla gülmek, eğlenmek, hüzünlenmek, gezmek, okumak, her şeyden önemlisi de onlara tüm sevgilerini vermek için çocuk sahibi olmak istiyor.
Ebeveynler birlikte yaşadıkları zaman bu durum çok normal bir şekilde devam ediyor fakat bu birliktelik sona ermeye başlama sürecinden itibaren çocuklar için, üzüntü, keder, geleceğe dair belirsizlik, anne baba sevgisinden mahrum kalma gibi durumlarla karşı karşıya bulur kendini, hiçbir suçu ve günahı yokken…
Boşanma sonrasında çocuğun velayeti ebeveynlerden hangisine verilecek, acaba hangisi bu çocuğu/çocukları tam anlamı ile hak ediyor? Birisinden eksik kalan tarafı diğer ebeveyn çocuğa verebilecek mi? Anne ya da babasından ayrı yaşatılmak zorunda bırakılmak nasıl bir duygu, bunu ebeveynler çocuk/çocuklar kadar birebir yaşayabilirler mi? Ve daha nice benzer sorular sürüp gider, boşanma sonrası hayat için, en temel hakkı olan anne-babalı bir ortamda büyümeye devam edemeyecek olan çocuklar için…
Çocukların anne ve babanın ayrı ayrı yaşadığı evler arasında gidip gelmesi şeklinde gelişen karşılıklı görüşmeler ile vuku bulan ebeveyn çocuk ilişkisi ve birlikte zaman geçirmeler, hem anneye hem de babaya eşit aralıklarda olduğu zaman ve bu süreç boyunca da evli ya da boşanmış olsun, çocuklarını kendilerinin günlük hayatlarının bir parçası olarak görmeye başladıkları an çocuğa verilmesi gereken gerçek değer ortaya çıkacaktır.
Burada unutmamız gereken en önemli husus da şudur: Boşanma sonrası birbirlerine karşı sevgi beslemeyi bırakın kin duyan eski karı-kocanın çocuklarına birbirlerini kötülemeleri ve aşağılamaları da çocuğun psikolojisi üzerinde onarılması mümkün olmayan gedikler açacaktır. Bu da yarının toplumuna faydalı birer birey olması gereken çocukların, ebeveynlerinden göremediği o sevgi eksikliğinden ötürü istenmeyen kötü huy ve davranışların kendilerinde peyda olmasına sebebiyet vereceğini de unutmamak gerekir.
Evli bir çiftin şiddetli geçimsiz olmasıyla aile içinde oluşan olumsuz ve kötü hava ne kadar çocuğun ruhsal durumunu etkiliyorsa, boşanma neticesinde oluşan durumda aynı şiddette hatta bazı durumlarda daha da fazla etki etmektedir. Bu yüzden evli insanların evliliklerinin kötü gidişatına son verebilecek hamleleri yapmaları, şayet çocuk sahibiyseler buna daha da fazla dikkat etmeleri gerekmektedir. Böylelikle hem kendi mutluluklarını tesis ederlerken, bir yandan da kendi geleceklerinin teminatı olan çocuklarına güzel bir yatırım yapmış olacaklarını unutmamalıdırlar.
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.