
Ankara Kızılay'da Tankların Önünü Kesti…
Midyat Belediye Başkanı Şehmus Nasıroğlu, Ankara Kızılay'da Tankların Önünü Kesti…
Midyat Belediye Başkanı Şehmus Nasıroğlu, 15 Temmuz Cuma günü yapılan darbe girişimi sırasında Ankara Kızılay'da Tankların Önünü Kesti.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 'Sokağa çıkın' çağrısının ardından özel işleri nedeniyle Ankara Kızılay’da bulunan Midyat Belediye Başkanı Şehmus Nasıroğlu, Genelkurmay Başkanlığı'na giden yol üzerinde seyir halinde olan tanklara engel olmaya çalıştı.
Darbe kalkışmasına tepki gösteren Başkan Nasıroğlu, yanında Almanya’da yaşayan Midyatlı hemşerisi Fahrettin Ceylan ve bir grup vatandaş ile birlikte bir düzine tankın önünü kesip, tankların hareketini yavaşlatıp, Genelkurmay'a gidişini engelledi.
Yaşanan darbe girişimi sırasında Ankara’da bulunan Midyat Belediye Başkanı Şehmus Nasıroğlu, dönüşünde Midyat’ın Haber Portalı www.SizinMedya.com Haber Müdürümüz Mehmet Halis İş’e darbe girişimi gecesi yaşadıklarını anlattı.
Başkan Nasıroğlu,darbe girişiminin gerçekleştiği gece Ankara'da bulunduğunu belirterek, yaşadıklarını şöyle aktardı:
"ALLAH ONLARI MUVAFFAK ETMEDİ"
Darbeye karşı koymanın bir namus ve şeref işi olduğunu söyleyen Başkan Nasıroğlu, “Yalnızca bir kişinin veya bir kurumun, siyasi düşüncenin değil, 78 milyon insanın darbeye karşı çıkması gerektiğini inanıyorum. Çünkü en kötü sivil irade en iyi askeri yönetimden iyidir. Ben hep bunu savundum. Ben 12 Eylül'ü de yaşamış birisiyim, bu dönemde yapılan haksızlıkları ve zulümleri de görmüşüm. ‘12 Eylül’ faşist Kenan Evren cuntası tarafından yapılan bir askeri darbedir. Bunlar da Feto tarafından yapılan, organize edilen Türkiye’yi kaosa götürmek isteyen, Türkiye’nin demokratik kurum ve kuruluşlarını yok etmeye çalışan bir darbe girişimiydi. Allah onları muvaffak etmedi. muvaffak etmemesinin en büyük nedenlerinden bir tanesi de halkın bu işe sahip çıkmasıdır.” dedi.
"SOKAĞA ÇIKAN İLK ÇIKAN BİZ OLDUK"
Darbe girişiminin yapıldığı saatlerde Ankara’da olduğunu söyleyen Nasıroğlu, sözlerine şöyle devam etti:
“Ben Ankara’daydım. Akşam yemeğini yerken uçaklar üzerimizden geçiyordu. Biz ilk başta darbe girişiminin olduğunun farkına varmadık. Birkaç yere telefon açtık ‘uçak kaçırıldı, bu oldu, şu oldu’ denildi. En sonun da işin mahiyetini öğrenince restaurant komple boşaldı, yalnızca biz kaldık. Biz de daha sora otelimize geçtik. Biz otele girerken bile caddede bir adam daha kalmamıştı. Kızılay yönüne giden yalnız bizim araç vardı, fakat o yönden dönen yüzlerce araç vardı. Hepsi geri dönüyorlardı. Bu manzara içerisinde bizde psikolojik olarak tabi ki tedirgin olduk. Otelin lobisinde otururken Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayip Erdoğan’ın 'Sokağa çıkın' çağrısından sonra ben de karınca kararınca sokağa çıktım. Şükürler olsun ilk çıkan biz olduk. İlk çıktığımız da 60-70 kişiydik ve tanklara birlikte müdahale ettik. Kızılay meydanına ilk çıkan tankın engellenmesi için elimizden gelen bütün gayreti gösterdik. Elimize ne geçtiyse tankın hareketini engellemek için önüne attık. Elimizden gelen bütün direnişi gösterdik. İçişleri Bakanlığı’nın önüne kadar tankları engellemeye çalıştık. Tabi ki tankları durdurmak için çok zorlandık. Çünkü çevrede tankın hareketini engellemek için önüne bırakacağımız herhangi bir malzeme, eşya, araç yoktu.”
"ÖLÜMÜ GÖZE ALMIŞTIK"
Sokağa çıkmaları sonucunda hayatlarını kaybetme riski ile karşı karşıya kaldıklarını vurgulayan Nasıroğlu, açıklamalarına şöyle devam etti:
“Halkın sağduyusuyla birlikte, sağcısı, solcusu, liberali, demokratı, kızlı erkekli, genci yaşlısı hemen her yaştan insanlar sokağa çıktı. Sağ olsun bütün direniş unsurları meydandaydı. Bizim üzerimizden uçaklar çoğu kez sorti yaptı, helikopterler alçak uçuş yaptılar. Bizlerde şimdi ölmüş, demokrasi şehitlerinin arasında bizde olabilirdik. Vicdanen şuan rahatız, müsterihiz. Hem Allah’ın rızasını kazanmak için hem de devletimizin içindeki fakir fukaranın duasını almak için elimizden gelen bütün gayreti gösterdik. Sonucunda mutluyuz. Halk sokağa çıkmasaydı bu kalkışmanın sonuçları farklı olabilirdi. Halkın bu zaferin kazanılmasında yüzde 80’dir. Polisin ve askerin içindeki namuslu ve şerefli insanların da bu başarı da katkısı çok var. Fakat en büyük dinamizm, en büyük, en büyük organize insanların bir inanç etrafında toplanmasıdır. O halk kendi inancı için dışarı çıktı. Yukardan helikopter çevreyi tarıyordu, uçaklar bomba atıyor, tanklar ateş ediyordu. Dışarı çıkan benim gibi insanların tamamı ölebileceğini biliyordu. Biz ölümü göze almıştık. Bu inanç ayrı bir şeydir. İnançlı olmak ve gönül vermek ayrı bir dünyanın en güzel şeyidir. O gün sokağa çıkan tüm halka hem Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan adına, hem kendi adıma, hem partim adına hem de Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyet adına çok teşekkür ediyorum.”
"BİZİM İÇ SORUNUMUZU ÇÖZMEMİZ LAZIM"
Başarısızlıkla sonuçlanan darbe girişiminin Türkiye’deki haklar arasında barışı tesis etmeye vesile olmasını dilediğini kaydeden Nasıroğlu, “Biz darbeleri yaşamaya layık bir toplum değiliz. İnşallah bu darbe girişimi Türkiye için bir şans olur. Halklar arasındaki barışı sağlamaya vesile olur inşallah. Adının anılmasını bile istemediğimiz bu talihsiz olay Kürt sorununun çözümü için önemli bir etken oluşturabilir. Sonuç olarak bizim bu iç sorunumuzu çözmemiz lazım. İç sorunumuzu çözdüğümüz zaman bilin ki dünyanın en refah, en güzel, en modern ve en anlayışlı ve birbirine karşı sevecen olan insanlar Türk ve Kürt halkı olacaktır. İnşallah bu Türk ve Kürt halkının en büyük şanslarından bir tanesidir. Bu şansı inşallah her iki taraf da iyi değerlendirmelidir. Barış ortamını yakaladığımız zaman inanın hiçbir kurum kuruluşta şucu bucu kalmayacak, bu ülkeyi koruyanlar ve yaşatanlar kalacak” dedi.
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.