AİHM'den Süryanice Soyadı Kullanımı Kararı

AİHM'den Süryanice Soyadı Kullanımı Kararı

Türkiye’deki ve Avrupa Yaşayan Süryanileri Sevindiren AİHM kararı

A+A-

Midyat'ın Yemişli Köyü nüfusuna kayıtlı olan ve aynı zamanda hem Türkiye hem de İsviçre vatandaşı olan, Nuri AKTAŞ (AMNO) isimli kişi, İsviçre Devleti’nde kullanmakta olduğu ve Süryanice’de “güvenilir kişi” anlamına gelen "AMNO" sözcüğünü, Türkiye’deki nüfus kayıtlarında AKTAŞ soyismi yerine soyadı olarak kullanmak için 2005 yılında, vekili Av. Rudi SÜMER vasıtasıyla Midyat Asliye Hukuk Mahkemesinde dava açtı. Mahkeme, yaptığı inceleme sonucunda, Nuri AKTAŞ’ın  talebinin, AMNO sözcüğünün Türkçe bir sözcük olmadığı, Türkçe olmayan sözcüklerinde soyadı olarak kullanımının, Soyadı Kanunu 3. Maddesi ve Soyadı Nizamnamesi 5. Ve 7. Maddeleri karşısında kullanılamayacağından davanın reddine karar verdi.

Davanın reddi kararı üzerine, Nuri AKTAŞ, davayı Av. Rudi SÜMER vasıtasıyla, Yargıtay’a 2 defa taşıyarak başta Anayasa olmak üzere, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesindeki eşitlik, aile ve özel hayatına saygı, ayrımcılık yasağı, adil yargılanma hakkı gibi temel haklarının ihlal edildiğini, bu nedenle davanın kabul edilmesi gerektiğini savundu. Yargıtay verdiği kararlarla, Nuri AKTAŞ’ın temyiz ve karar düzeltme taleplerini ret etti.

AİHM Huzurunda Süreç Nasıl İşledi?

Kararın iç hukukta kesinleşmesi üzerine, Nuri AKTAŞ, 4 Nisan 2007 tarihinde başvurusunu vekili Av. Rudi SÜMER kanalı ile, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine taşıdı. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi önüne taşınan başvuruda, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesinde korunan “adil yargılanma hakkı”, 8. maddesinde korunan “aile hayatına saygı” ve 14. maddesinde korunan “ayrımcılık yasağı” haklarının Midyat Asliye Hukuk Mahkemesi kararı ile ihlal edildiği ileri sürüldü. 12 yıllık süreyi aşan yargılama kapsamında Türkiye Cumhuriyeti temsilcisi tarafından ve ayrıca başvurucu Nuri AKTAŞ tarafından ileri sürülen sav ve savunmalar dikkate alındıktan sonra; Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi 25 Haziran 2019 tarihinde yaptığı oturumda, Avupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 8. maddesi ile korunan “Özel ve aile hayatına saygı hakkı”nın ihlaline karar verdi. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin bu kararı bağlayıcı nitelikte olmakla birlikte, Anayasanın 90/ 5 maddesi uyarınca, bu karar artık iç hukukta kanun ve tüzüklerin üzerinde bir içtihat olduğu için, benzer mahiyetteki Süryanice soyadlarının ve hatta Türkçe kökenli olmayan sözcüklerin soyadı olarak kullanılmasında bağlayıcı karar niteliğini teşkil ediyor. Dolayısıyla benzer mahiyette açılacak olan davalarda Mahkemelerce, artık bu karar doğrultusunda, Türkçe kökenli olmayan soyadı değişiklik taleplerinin, şartlarının oluşması halinde, kabul edilmesi gerekecektir.

NURİ AKTAŞ BUNDAN SONRA NE YAPACAK?

Nuri AKTAŞ bundan sonraki süreçte Midyat Asliye Hukuk Mahkemesi’ne başvuruda bulunularak, talebin reddine dair dosyanın, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 377/1/i maddesi uyarınca yeniden görülmesi ve bu defa AMNO soyadının kullanılmasının kabulüne karar verilmesini talep edecektir.

Konu ile ilgili açıklama yapan Nuri AKTAŞ'ın vekili Av. Rudi SÜMER, "Biz sadece iç hukukumuzla bağlı kalınmayıp aynı zamanda Anayasamız, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve Türkiye’nin tarafı olduğu ayrımcılığı yasaklayan sözleşmelere dayanaraktan uluslararası hukukun dikkate alınmak suretiyle karar tesis edilmesini istemiştik. Ancak maalesef gerek Yerel Mahkeme olsun, gerek Yargıtay olsun bu taleplerimizi yerinde bulmayıp reddetti. Karar düzeltme talebimizin de reddedilmesi üzerine 6 aylık süre içerisinde Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ne başvurulması gerekiyor. Nisan 2007 yılında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi sürecini başlattık. Orada Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 6. Maddesi'nde korunan adil yargılanma hakkımızın ihlal edildiğini, 8. maddesi ile korunan aile ve özel yaşama saygı hakkımızın ihlal edildiğini ve 14. madde ile korunan ayrımcılık yasağının ihlal edildiğini ileri sürdük. Çok uzun bir yargılama sürecinden geçtik, 12 yıl sürdü yargılama. Nihayetinde mahkeme bütün bu görüş ve talepleri dikkate alıp bizim iddiamızın yerinde olduğuna karar verdi ve 25 Haziran 2019 tarihi itibari ile Süryanice kelime olan "Amno" sözcüğünün kullanılmasına müsaade etmeyen mahkeme kararının Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 8. maddesinin "aile ve özel hayatına saygı hakkının" ihlaline karar verdi. Bu karar ne anlama geliyor? Bu sadece bir karar değil, sadece Nuri Aktaş’ın da kararda değil, aynı zamanda çok ciddi bir emsal teşkil ediyor. Bu ve buna benzer artık davalarda Süryani vatandaşlar olsan, hatta Süryani olmasa bile Türkçe kökenli olmayan sözcükler  şartların oluşması halinde, engelleyici yasal düzenleme olmaması halinde, örneğin genel alaka, adaba, güvenliğe aykırı olmaması halinde Türkçe olmasa bile artık bu soyadların kullanılmasının önünde hukuken bir engel kalmadığı görüşündeyim. Ciddi şekilde sıkıntı yaşayan Süryani vatandaşlarımız vardı. Özellikle gurbette bu sıkıntıları yaşanlar vardı. Nasıl sıkıntı yaşıyorlardı? Örneğin Nuri Aktaş olayında olduğu gibi vakti zamanında muhtelif nedenlerle yurtdışına göç edip orada bulundukları ülkenin vatandaşlığını alıp bulundukları yerdeki vatandaşlıkta Süryanice sözcükleri soyadı olarak kullanmaya başlayan insanlar elbette ki Türkiye ile bağlarını koparmadıkları için Türkiye geliş gidişlerinde çifte vatandaş olmalarına rağmen iki farklı insan olarak algılanıyorlardı. İsviçre’de bulunduğumuz somut örneği dikkate alacak olursak "Nuri Amno" İsviçre'de, ama Türkiye geldiğinde Nuri Aktaş. Bu aynı kişi, fakat iki farklı insan gibi değerlendiriyordu. Dolayısıyla  çok uluslu işlemler gerektiğinde, örneğin askerlik durumu gerektiğinde, yurtdışına askerliğini yapmış dolayısıyla Türkiye’de askerlikten muaf olmasını istediği anda sıkıntılar yaşayabiliyordu ve bu durumda olan çok sayıda Süryani vatandaşımız var. Bu şekilde beklenti içerisinde olan çok sayıda Süryani vatandaşımız rahatlığa kavuşmuş oldu. büyük bir sevinç de yaşamış oldular. Çünkü bu kanal artık açılmış oldu. Kararın kesinleşmesi üzerine biz 3 aylık süre içerisinde talebimizi reddetmiş olan Midyat Asliye Hukuk Mahkemesine başvuruda bulunarak bu talebimizin tekrardan değerlendirilmesini isteyeceğiz. Bu defa Midyat Asliye Hukuk Mahkemesi Soyadı Kanunun ve soyadı nizamnamesinin ilgili maddelerini değil,  Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin bu konuda verilmiş olan kararını dikkate alıp, talebimizi kabul etmesi gerekecektir" dedi.

Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.